Yeşilin Masala Dönüştüğü Şehir; Rize

0

Yeşilin bin bir çeşit tonu, gürül gürül çağlayan şelaleleri, asırlık taş köprüleri, uzun ve derin vadileri, neşeli, sıcak kanlı insanları, yüksek yaylaları ile yeşilin bir masala dönüştüğü şehir Rize. Ne zaman gidersem gideyim dönemediğim, türkülerinden, doğasına uzanan, bağımlılık yaratan Karadeniz’in incisi Rize’de Endemic Tours ile yaptığım farklı tur deneyimimden aşağıda sırasıyla bahsediyor olacağım. Yaklaşık 2 yıl önce kısa bir tur gerçekleştirdiğim Rize’ye bu kez türünün tek örneği olarak kendilerini nitelendiren Endemic Tours ile geldim. Çok heyecanlıydım çünkü butik ve yerel bir tur şirketi ve rehberimiz Hopa’lı Endemic Alp ile Karadeniz’in benzersiz doğasını, yaylalarını birkaç gün boyunca adım adım keşfettim. Sadece Rize değil tüm Karadeniz turlarını büyük bir keyifle ve iyi hizmetle yaparken aynı zamanda anı yaşatan, Endemic Tours’u mutlaka takip edin.

Böğürtlen, ahududu, yaban mersini zamanında Rize bir başka güzel. Bu lezzetli ve keyif dolu yolculuğumun tüm detaylarını aşağıda bulabilirsiniz.

Ulaşım; Trabzon Havalimanı’na uçuş yaptıktan sonra, Trabzon’dan da, 70 Km.lik karayolu mesafesi ile Rize’ye ulaşılıyor.

Biz Rize’ye geçmeden önce Trabzon’da tura katılacak olan ekibi beklerken, manzaralı bir yerde şahane bir kahvaltı yapıyoruz. Ardından tüm ekip toparlandığında rehberimiz Alp ile birlikte toplam 12 kişi olarak turumuza başladık.

İlk durağımız Trabzon Sürmene Piçakçısı oldu, burada ufak bir alışveriş sonrası Trabzon’da İkiçay fabrikasını ziyaret ederek, çayın yapılışını izleyip, ardından nefis çaylar denedik.

Özellikle aldığım beyaz ve yeşil çay karşımı favorim oldu diyebilirim.

İkiçay fabrikasından sonra Rize’ye doğru yol aldık.Çayeli’nin ünlü Lale Lokantası’nın favori lezzetlerinden kuru fasulye, kavurma, süzme yoğurt ve turbo tatlısını yedikten sonra yaylalara uzanan yolculuğumuz başladı.Şenyuva Köprüsü, Fırtına Deresi; Etrafımız yemyeşil dağlarla kaplı, Karadeniz şarkıları ile yollardan geçerken yüreğimde oluşan duygu selini tarif etmek çok zor, biraz ilerde Çamlıhemşin Şenyuva köprüsüne gelince Pazar günü olmasına rağmen boş olduğunu görünce fırsattan istifade önünde durup çevreyi gezerek birkaç fotoğraf çekiyoruz. Fırtına deresi üzerinde bulunan eski taş köprü 1696 yılında inşa edilmiş. Yuvarlak kemerli ve tek gözlü görselliği ile ön plana çıkan şahane bir yapı.

Zir Kale; Daha üst noktalara çıkmaya başladığımızda yine ormanlık içerisinde muazzam güzelliğiyle yer alan Zil Kale’yi görüyoruz. Zil Kale’den Fırtına deresini kuş bakışı seyrediyoruz. 13. yy’da yapılan Kale’nin adı sürekli tartışmalara neden oluyor. Kimine göre Zir kimine göre Zil Kale olsa da Osmanlı döneminde ilk adı Zir Kale yani ”aşağı kale” olarak kayıtlarda geçmektedir.

Ardından Gito Yaylasına uzanan rehberimiz Alp’in bilgilendirici konuşmaları arada keyifli Karadeniz türküleri ile yolumuza devam ediyoruz.

Gito Yaylası, Dünya’daki Cennet; Gito yayalasına ulaştığımızda, yeşile, büyüleyici doğaya doymaya, huzura geldim. Sonbaharda Karadeniz’de büyüleyici yeşilden nöbeti devralmaya hazırlanan sarı ve kızılın yavaş yavaş renk cümbüşü ile doğayı şenlendirmeye başladığı zamanlar ah ne güzelsin sen Gito. Kalbimin yarısını sende bıraktım, dostluğu, arkadaşlığı, samimiyeti, bir parça ekmeği bölüşmeyi, bir demlik çayı paylaşmayı her şeyi yeniden sende buldum.

Gito Yaylasında konakladığım Koçira Pansiyon’nun dağlara uzanan huzurlu verandası, çocuklar gibi özgür hissettiren salıncağı, içerisindeki tablolardan, dış pencerelere uzanan retro görüntüsü ile geçmişe yolculuk yaptıran büyüleyici ambiyansı sayesinde dünya da cenneti yaşatan, insanın ruhuna dokunan rüya ev.

Ev diyorum çünkü içeri girer girmez Koçira’nın sahibi Serhan Abi, göz nuru Koçira’sında, burası sizin eviniz diyerek karşıladı bizi, sonra gerçekten evimiz oldu. Koçira’nın delileri lakabını almışlar, akşam olduğunda tesadüfen Marsis gurubunun kurucusu Korhan Özyıldız’ın da orada olmasıyla başlayan gece de ateş başında kendi çaldıkları Karadeniz çalgıları ile söyledikleri Karadeniz türküleri eşliğinde en güzel gecemi geçirdim, hayatımızda iz bırakan anlar vardır ya işte öyle bir geceydi. Bir daha asla unutulmayacak.

Bakışıyla dağlar deviren ama yüreği bir o kadar merhametli ve sıcak biri Serhan abi. Bu pansiyona öyle herkes giremez o severse sizi, burası sizin eviniz olur, sevmezse burada kalmak hayal olur.

Endemic Alp, eşliğinde butik bir ekibimizle, Gito’da sevdik birbirimizi, kaynaştık, aynı odayı, aynı yemeği paylaştık, dağlara tırmandık, avuçlarımızdan su içtik, yemişler topladık bölüştük orada başladı güzel hikayemiz ve dostluğumuz. Biraz da Alp’i anlatmak istiyorum Endemic Tours’u kurarkan, kalbinde dağlara sevdalı, dilinde Karadeniz ezgileri ile doğaya aşık bir rehber bu yüzden türünün tek örneği demiş. Bizi de kendisi gibi bu dağlara hayran bıraktı.

Uzun uzun yolculuklar yaptık Ambarlı yaylasına arabayla ulaşarak, oradan Ambarlı 3 göllere yokuş yukarı tırmanarak, zorlu yolları geçerek ulaştık. 2700 Rakımda bulunan göllere yaklaşık 1.5 saat yürüdük ardından görmüş olduğunuz doğa ile iç içe kalarak, piknik yaptık içimizden gölde yüzenler bile oldu.

Genç ve gelecek vaat eden Endemic Tur rehberlerinden Muhammet’in göre atlayışı görülmeye değerdi. @endemictours sayesinde sıra dışı farklı deneyimler ile Karadeniz’i yaşadım. En arkada bulunan göl mevsimden dolayı kurumuş. Rize’de görülmesi gereken nadir noktalardan bir tanesi diyebilirim. Bu arada tüm gezi boyunca telefonum çekmedi ta ki bu noktaya varınca tepede 4.5G çekiyordu inanılmaz.

En son olarak gezimiz bitince tekrar Gito yaylasına döndük. Yaylada yürüyüş esnasında topladığımız yaban mersini (ligarba) ile Koçira’nın şefi Tugay Abi bize kek yaptı. Muhteşem bir geceydi.

Cennet Gito Yaylası bambaşka hisler yaratıyor. Çat Vadisi’ne hakim bir noktada bulunan Gito Yaylasında Koçira’nın ahşap terasında harika manzaraya karşı kahvaltı yapmak mükemmel. Her servisin önüne koyulan çiçekler ise çok ince mutluluk veren detaylardı. Daha önce yaptığım tüm seyahatlerden çok daha farklı, sıcaklık, içtenlik, insan olmak, böyle birşey herşeyin saf olduğu ruhumu okşayan bu güzellikte adeta içsel bir yolculuk yapıyorum. Orada olmak gerçekten çok keyifliydi. Gito’da nefis, bol oksijenli bir kahvaltı sonrası, Hazindak, Pokut ve Sal yaylalarını görmek üzere yola çıktık.

Hazindak Yaylası; İlk olarak Hazindak yaylasına ormanlık ve keyifli bir alandan yürüyerek ulaşıyoruz. Ormanlık içerisinde yaylanın ahşap evlerinin çizgi romanlardaki görüntüsüyle karşılaşıyor ve köye doğru yürüyoruz. Çamlıhemşin’e bağlı olan yayla 1967 m. yükseklikte bulunuyor. Otantik yapısı ile tamamen korunan yayla, çok güzel bir manzara sunuyor. Burada öğle yemeğimizi yiyerek kısa bir fotoğraf molasının ardından yolumuz Pokut.

Hazindak yaylasında öğle yemeği yediğimiz Hazindak Konuk Evi ayrıca konaklama imkanı da sunuyor.

Bu Tur’a çıkma sebebim Pokut yaylasına gitmek oldukça heyecan verici. Yollarda köylüler, oduncularla karşılaşıyor, selam veriyor yemişlerimizi yiyerek devam ediyoruz. Harika bir ekip olduğumuz kesin kimimiz fotoğraf çekerken, kimimiz yemişleri topluyor bölüşüyor güzel bir dostlukla, keyifle ilerliyoruz.

Pokut Yaylası; Masalsı güzelliği ile Pokut yaylasından Günaydınlar. Pokut’un büyülü ambiyansında çevresi geniş ladin ormanlarıyla kaplı yemyeşil bir diyardayım. Huzura bakıyorum. Doğa, yeşillik, kuş sesleri, inekler, köpekler burada sadece doğa var hiçbir statünün yerini almayacak, tüm herşeyden arınmak için iyi bir sebep! Mutluluğun en samimi noktasındayım. Rehberimiz Endemic Alp buraya gelirken demişti ki; ağlayarak geri dönenler oluyor, gitmek istemeyenler, bu seyahati yapmamı öneren @katya_istanbul ‘da gidince bambaşka biri olarak döneceksin demişti. Bunların hepsi beni daha buraya gelmeden etkilemişti ki, şuan her şeyi birebir yaşıyorum. 2050 rakımda Kaçkar’ın oğlu bulutlar ülkesi olarak anılan masalsı güzelliğe sahip Pokut’ta zaman su gibi akıp gidiyor.

Pokut’a ulaştığımız aynı gün, rehberimiz doğa düşkünü, dağ sevdalısı Endemic Alp eşliğinde Pokut’an Sal yaylasına orman içinden yürüyüş yaptıktan sonra tekrar Pokut’a dönerek öğle yemeğimizi bir köy konağı olan Demircioğlu Pokut’ta yedik ve ardından gün batımı izledik.

Böğürtlen, yaban mersini mevsiminde buraya gelmek çok çok daha güzel sürekli yemişleri toplayarak, yiyerek ağzımızı tatlandırarak yaylalar arası yolculuk yapıyoruz. Rize Yayları bağımlılk yapıyor. Halk arasındaki bir rivayete göre “Vargit” çicekleri açtığında yayladan gitme vakti geliyor.

Yavaş yavaş hava koşulları sertleşiyor. Buraları çoğu zaman sis kaplıyor biz şanslı olanlardanız çünkü bulut denizi göremesek de sis olmadan çıplak gözle heryeri güneşli görme şansına eriştik. Bu eşsiz seyahati yapmamı sağlayan @endemictours ‘a ve buraya gelmeye beni özendiren @katya_istanbul ‘a çok teşekkürler.

Ekibimiz oldukça neşeliydi kahvaltı sonrası yürüyüşe çıkmadan önce terasta Karadeniz horonu oynadılar.

Pokut Yaylasında konakladığım Pokut Doğa Konut Evi şahane manzaraya sahip, biraz daha kahvaltı tabaklarını yöresel sunuma çevirip, akşam yemeklerini de daha leziz hale dönüştürürlerse daha da mükemmel olacağı kesin.

Sal Yaylası; Pokut Yaylasından görünen yürüyerek yaklaşık 15dakikalık bir mesafe, Çamlıhemşin İlçesine 23 km uzaklıkta bulunan 2002 m. rakımlı Sal yayalasında geleneksel ahşap evleri bulunuyor ortası boşluk şeklinde köy halkının toplanması için planlı olarak tasarlanmış. Burada bulunan Pilunç çay evinde çayımızı içerek yeşile ve bol oksijene doyduk diyebilirim.

Palovit Şelalesi; Gürül gürül akan, yeşilin içerisinde serinlik veren Palovit şelalesi görülmeye değer noktalardan biri. Kaçkar Dağları Milli Parkı içerisindeki Palovit Şelalesi, Rize’nin debisi en yüksek şelalelerinden biri yaklaşık 15 metre yükseklikten akıyor.

Ve son gün; Makrevis’te eski konakların olduğu yerleri gezerek, geçmişe yolculuk yaptık. İyi bir Karadeniz turunun en can alıcı noktası yöresel yemekler ile donatılmış bir sofradır.

Yıllardır nereye gidersem gideyim o yörenin yemekleri ve lezzetleri seyahatimin baş tacı olmuştur. Karadeniz seyahatimin hafızamda yer eden en önemli noktası; zamana meydan okuyan, bahçesi renkli vargit çiçekleriyle donatılmış bir konakta lezzetiyle başımı döndüren Rize yemekleri oldu. Yörenin özel lezzetleri olan; Muhlama, laz böreği, fasulye turşusu, mısır ekmeği, yayla yoğurdu ve lahana sarması nefisti. Masada gördüğünüz bahsettiğim bahçeden “renkli vargit” çiçekleri. Bu mekanın adını özellikle vermiyorum.

Anlayışınıza sığınarak sadece yemekleri ve isimlerini paylaştım çünkü Endemic Alp ve ben daha önceki yerler gibi turistik olmasın, hep böyle kalsın istiyoruz. İletişim ve bilgi için kendisi ile görüşebilirsiniz.

Şuana kadar ülkemizde en iyi çayı Rize’de içtiğim kesin bilgidir. Her yer yeşillik, serin serin akan sular ve her yer buram buram çay kokuyor. Fırtına Deresinin yemyeşil manzarasına bakan Çinçiva Köyü’nde bulunan, 1955 yılından kalma Çinçiva Kahve’de oturup, birşeyler içmek klasiklerden biri. Köyün eski kahvesi restore edilerek Kahve Çinçiva adinda dinlenme, yeme içme merkezi haline gelmiş. Küçük şirin bir aile burayı işletiyor çoğu ürün ev yapımı. Endemic tours ile farklı Karadeniz gezimizin yanı sıra bilindik görülmesi gereken, rotalarada yer verdik.Birkaç yıl önce buraları ziyaret etmiştim sanki hiçbirşey değişmemiş yeşil aynı yeşil, dere aynı dere böyle güzelliklere sahip çıkmak çok önemli. Çamlıhemşin denilince bütün turistlerin aklına Sevdaluk dizisinin çekildiği yerler yani buralar geliyor, diziyi izlemedim ama bu sayede oldukça ünlenmiş. Köy halkı hala kahvenin girişinde oturuyor. Turistler de daha çok manzaralı kısımı tercih ediyor.

Kahvenin hemen karşısında bulunan @peri_dukkan ‘dan Karadeniz’e özgü eğlenceli mottolar bulunan hediyelik eşyalardan almak mümkün. @cincivakahve Hazır çay demişken hikayesini de paylaşayım.

Çayın ülkemize girişininde ilginç bir hikayesi var. Çay Araştırma Enstitüsü başkanı Zihni Derin Rusya’dan Rize’ye göçerken bastonunun içine çay tohumları doldurmuş. Çünkü Ruslar buna izin vermiyormuş. Rize’ye geldiklerinde tohumları ekmiş. Bir müddet sonra çaylar müthiş bir şekilde boy vermeye ve yetişmeye başlamış. İşte bugün Karadeniz’de çayın bölgenin en büyük nimetlerinden biri olmasının sırrı böylece ortaya çıkıvermiş.

Doğayla iç içe bulunan Ada Bungalow ‘un orman içerisinde bulunan üçgen tasarımlı ahşap bungalowlarını ziyaret ettik. Bir dahaki gelişimde bu harika bungalowlar da konaklayabilirim gerçekten çok güzellerdi.

En son olarak Rize’de ”Katukçu Dükkanından” tereyağı ve peynir aldık, dükkanın hemen önünde atmaca besleyen Rize’li bir esnaf beni şaşırttı ve doğrusu hoşuma da gitti.

Trabzon’da geldiğimizde Gito yayalasında tanıştığımız Köksal’ın sahibi olduğu Kulup Bahçe Kafe’de bir şeyler içerek bu unutulmaz turu noktaladık.

Endemic Tours’un diğer turlarıyla ilgili bilgi almak için tıklayınız.

Bu tura katılmamı tavsiye eden Katya, tur sahibi ve Rehberi Alp, turda karşılaştığım ve yolumun kesiştiği tüm dostlar iyi ki sizlerle tanıştık. Öncelikli oda arkadaşım Nezihe, doktorumuz Eser, hemşiremiz yemiş sevdalımız Ahu, fotoğrafçılarımız Oğulcan, Nurettin ve Eşi Esra, Veteriner ve doğa aşığı Pınar ile birlikte gruba yemiş toplayan bizi hiç aç bırakmayan İsmail, keyifli ve bol sohbetli vakitler geçirmemizi sağlayan her daim yardımsever Tayfun ile Gökhan, uzun yürüyüşlerde tüm serzenişlerimi dinleyerek arkada kaldığımda beni bekleyen Can, yolculuğumuzu keyifli geçirmemizi sağlayan Genç rehber Muhammet, Koçira Serhan, Tugay Abi, Gito yaylasında karşılaştığımız Köksal ve bize harika sofralar kuran güzeller güzeli Cansın hepinize kocaman sevgiler iyi ki varsınız ve iyi ki karşılaştık.

Endemic Tours; Turlar hakkında birkaç bilgi daha vermek istiyorum biliyorsunuz Karadeniz’e birçok otobüslü tur bulunuyor bunlar çoğu yeri yüzeysel geçerek, sadece turist gezdiriyor diyebiliriz. Bunların yanı sıra bir de bu işi rehberlik kokartı olmadan sadece dağları iyi bildiği için yapanlar ve kaçak olarak tur sitesi gibi siteler kurarak hiçbir TURSAB nosu bulunmayan kişiler var bunlara itibar etmeyiniz. Karadeniz’i gezecekseniz kesinlikle ama kesinlikle bu işin en iyilerinden biri olan Endemik Tur ile gezmenizi tavsiye ederim. Yaylaların kahramanı sevgili Alp hem rehberlik mezunu, hem Hopa’lı işini doğru dürüst yapan Tursab’a kayıtlı gerçek bir turizmci. Otobüsle yapılan yüzeysel gezilerden bıktıysanız, butik bir tur ile Karadeniz’i Endemic ile adım adım gezmek bir başka güzel. Özellikle İnstagram sayfalarına göz atın bol yeşillikli hoşunuza gidecek birçok paylaşım göreceksiniz.

Endemic Alp İnstagram sayfası için tıklayınız.

Endemic Tours İnstagram sayfası için tıklayınız.

Web siteleri; http://www.endemictours.com/

Paylaş:

Yazar Hakkında

Keşif Perisi, tahmin edebileceğiz gibi harika bir keşif rehberi. Yeni yerler keşfetme arzusuyla çıktığım bu yolda mekanlardan,otellere, seyahatlerden, organizasyonlara kadar pek çok alanda yeni keşifler yapıyorum.

Leave A Reply